“Sus, Babam Duyacak”: Otoriteyle Büyüyen Çocukların Sessizliği

“Sus, babam duyacak” ifadesi bir evin duvarlarında dile gelmeden yankılanan sesi temsil eder; otoriteyle büyüyen çocukların susmak zorunda kalışlarının sembolüdür. Otoriter bir ebeveynlik modelinin gölgesinde gelişen çocuklar, kendilerini ifade etmek konusunda çekingenleşir, duygularını bastırır ve zamanla sese dönüşmeyen bir iç dünyaya çekilirler. Otoriter ebeveynlik ve sessizlik arasındaki bağ Otoriter ebeveynlik, yüksek kontrol, katı kurallar ve…


Sus Babam Duyacak Otoriteyle Buyuyen Cocuklarin Sessizligi scaled - “Sus, Babam Duyacak”: Otoriteyle Büyüyen Çocukların Sessizliği

Sus, babam duyacak” ifadesi bir evin duvarlarında dile gelmeden yankılanan sesi temsil eder; otoriteyle büyüyen çocukların susmak zorunda kalışlarının sembolüdür. Otoriter bir ebeveynlik modelinin gölgesinde gelişen çocuklar, kendilerini ifade etmek konusunda çekingenleşir, duygularını bastırır ve zamanla sese dönüşmeyen bir iç dünyaya çekilirler.

Otoriter ebeveynlik ve sessizlik arasındaki bağ

Otoriter ebeveynlik, yüksek kontrol, katı kurallar ve az duyarlılık biçiminde tanımlanır. Bu modelde ebeveyn “ben söylediğimi yaparsın” tutumuyla yaklaşırken, çocuğun duygusu, düşüncesi ve görüşü çoğu zaman ikinci plandadır.

Bu yaklaşım altında büyüyen çocuklar ise sıkça şu deneyimleri yaşarlar:

  • Kendi ihtiyaçlarını ifade etme yetisinin kısıtlanması,
  • Hatalarını üstlenen değil de cezalandırılan olarak hissedilmesi,
  • Onay almak için sessiz kalma stratejisi geliştirmesi.

Dolayısıyla “babam duyacak” korkusu, sadece bir sözcük değil; çocuğun kendini ifade etmekten kaçındığı, duygularını geri çektiği bir haldir.

“Sessizliğin öğrenilmesi” aşaması

İlk yıllarda çocuk ebeveynden gelen tepkileri kodlamaya başlar: yüksek sesle konuşmak, fikir belirtmek ya da “yanlış” olarak değerlendirilebilecek bir soru sormak ceza ya da uyarı ile sonuçlanabilir. Bu bağlamda çocuk, sessizliği öğrenir—kendini koruma amaçlı bir adaptasyon olarak.

Araştırmalar, otoriter ebeveynliği benimseyen evlerde büyüyen çocukların duygularını ifade etme, sosyal ilişkiler kurma ve problem çözme becerilerinde daha zayıf kaldığını göstermektedir.

Baskı altındaki çocuklar: İçsel dünyada neler yaşanıyor?

Sessizlik, yalnızlık anlamına gelmez fakat uzun süreli bir baskı altında gelişen çocuklarda içe dönüklük, kaygı ve özgüven eksikliğine dönüşebilir. Otoriteye karşı gelmenin riskli olduğu bir ortamda, çocuk “susmayı tercih eden” konuma geçer.

Uygulamalarda şu durumlarla karşılaşılır:

  • Duygularını paylaşmaktan kaçınma;
  • Hatalarını gizleme eğilimi;
  • Yetişkin yaşta dahi “onay bekleme” hali;
  • Kendi sınırlarını ifade etmenin tereddüt edilmesi.

Bu tablo, sadece geçici bir adaptasyon değil; yetişkinlikte ilişkilerde, iş hayatında ve psikolojik sağlığında etkili olan bir iz bırakabilir.

Bağlanma stilleri ve dışavurum eksikliği

Çocuklukta otoriteyle şekillenen bir bağlanma modeli; yetişkinlikte kendini “uyum sağlama” ya da “sessiz kalma” biçiminde gösterebilir. Beklentileri yüksek ve eleştirileri sert bir ortamda büyüyen bireyler, duygularını kabullenme ve başkalarıyla güvenli ilişki kurma noktasında zorlanabilir.

İlişkilerde ve hayatta yankıları

Bu tarz bir çocukluk deneyiminin etkileri yalnızca aileyle sınırlı kalmaz; zamanla bireyin tüm yaşam alanlarını etkiler. Özellikle şu alanlarda net şekilde gözlenebilir:

  • İletişim güçlüğü: Görüşlerini özgürce dile getirememe, karşısındakini memnun etmeye yönelik davranış tarzı.
  • Karar alma tereddüdü: Kendi ihtiyaçlarını önemsememe ya da başkalarının kararlarına boyun eğme eğilimi.
  • Yüksek kaygı düzeyi: Hatalama korkusu, onay arama davranışı, sürekli kontrol ihtiyaçları.
  • İçsel yalnızlık: Çevreyle fiziksel bağ olsa bile, duygusal olarak ayrışmış hissetme.

Bu etkinin arkasında yatan temel mekanizma, otorite karşısında sessiz kalan bireyin kendi içindeki sesi duymaz hale gelmesidir.

Kendi değerini sessizlikte kaybetmek

Bir çocuk sürekli “sus” talimatıyla büyürken, kendi değerini gösterme ihtiyacı geri plana düşer. “Sorumluluk taşıyacağım, sessiz kalacağım” anlayışı, bireyin kendini gerçekleştirme yolunda engeller çıkarabilir.

Otoritenin maskeleri: “Babam duyacak” değil, “ben duyulmayacağım”

Bu söz aslında bir kontrol mekanizmasının dışavurumudur; çocukların “beni duymuyorlar” ya da “beni dinlemiyorlar” hissine dönüşmüş bir biçimidir. Otoritenin yarattığı ses baskısı, aslında daha büyük bir duyulmama problemi yaratır.

Çocuk, büyüdükçe bu sessizlikten çıkar mı? Tabii ki çıkar—ama bu süreç bilinçli adımlar gerektirir.

Ne yapılabilir? Sessizlikten çıkış yolları

Bu soruna karşı, hem ebeveynlerin hem yetişkin çocuğun atabileceği adımlar vardır:

  • İfade alanı yaratmak: Çocuklara duygularını ifade edebilecekleri güvenli alanlar sunulmalı.
  • Dinleme pratiği: Ebeveynler çocuklarını aktif dinlemeli, “babam duyacak” yerine “söylemek senin hakkın” anlayışı benimsenmeli.
  • Karar verici olmak: Çocuk (ya da yetişkin kişi), kendi tercihlerinde söz sahibi olmalı, küçük adımlarla da olsa karar alma pratiği yapmalı.
  • Sınır çizmek: Otoritenin kontrolünden çıkmak için kendine saygı sınırları koyabilmek öğrenilmeli.
  • Profesyonel destek: Eğer sessizlik, kaygı, özgüven eksikliği gibi belirtilerle birlikteyse bir uzman yardımı almak önemli olabilir.

Bu adımlar, sessizliği bir güç haline dönüştürmeden önce, ifade etme ve özgürleşme yönünde bir kapı aralar.

Yetişkin çocuklar için bir yol haritası

Eğer siz “babam duyacak” kaygısıyla büyüdüyseniz, şu adımları düşünebilirsiniz:

  • Geçmişinizi anlamlandırın: “Neden sustum?” diye sorgulamak değişim başlatır.
  • Bugünün sesi olun: Kendinizi ifade edebileceğiniz bir ortam yaratın—yazmak, konuşmak, paylaşmak.
  • Yeni dil geliştirin: “Ben de bunu istiyorum”, “Benim düşüncem şöyle” demek pratik kazandırır.
  • Bağımsız hareket edin: Küçük kararlarla başlayın ve sonucu gözlemleyin.

Sonuç: Sessizlik kalıbını kırmak bir tercih meselesidir

“Sus, babam duyacak” sözü bir zamanlar çocuk kalbinin korkusunu, çekinmesini özetler. Ama artık yetişkin biri olarak diyorum ki: Susmak bir kader değildir. Siz duyulsanız bile, sesinizi siz çıkarırsınız. Otoriteyle büyümek bir kader değil, algılanmış bir haldir ve bu hal değiştirilebilir.

Çocukluğun sessizliğini bozmak cesaret ister; ama ifade edilen bir duygu, konuşulan bir düşünce, paylaşılan bir duygu özgürlüğün başlangıcıdır. Bu süreçte Vardior kaynaklarını kullanarak destek alabilirsiniz.

Daha fazlası için www.vardior.com


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir